10-12 yaşlarındayken, ben de kuzenlerimin bu yoğun buz pateni ilgisinden etkilenmiş ve bir gün iyi bir patenci olmanın hayalini kurmuştum. Kurmuştum tabii... Hayatımda buz pateni kayma tecrübem ya iki ya da üç kezle sınırlıdır. Ne hayaliyse bu?
Bir de 'Paten Diskosu' özlemim var yıllardır. Amerikan filmlerinden gelen. Ancak henüz böyle bir mekanla karşılaşmadığım için bunu bir türlü gerçekleştiremedim.
Neyse... 90'lı yıllarda ünlü patenci kardeşler Isabelle ve Paul Duchesnay'e hayrandık. Onların 1990 şampiyonasındaki dansını biz de yapardık.
Tabii, ufacık bir farkla. Salondaki halının üzerinde. Buzun üzerinde olmadığımız için de çok başarılıydık. En büyük kavgamız şuydu: 'Kim Isabelle, kim Paul olacak?'
Herkes iki dansı da iyi bilirdi. Ne olur ne olmaz, o buluşmada kimin kim olacağı belli olmaz. Ayrıca kimse de hareketleri doğru dürüst bilmediği için halının üzerinde, popo üstü düşüp tüm aileye rezil olmak istemezdi.
O zamanlar İstanbul'da yalnızca bir pist vardı. Her İstanbullu'nun hayatında mutlaka bir Korukent macerası bulunur. Oysa şimdilerde bu iş, alışveriş merkezlerine kurulan daracık alanlarda yapılıyor.
Not: Esas dans 1. dakikadan sonra başlıyor :)
Dedem geldi aklıma... ;) Bulgaristan'da buz pateni yapmayan yok gibiymiş ve lüks bir spor filan da değil yani.;) Türkiye'ye göç ettiklerinde, epey eski yıllar tabi, memlekette böyle bir spor yok ya... nerde buz tutmuş bir su birikintisi, üzerinde dansedermiş. "Ahh ahh ne doktor, mühendis kızları aşık olurdu bana!" diye anlatır dururdu.;)
YanıtlaSilaa Penguen de var :))))
YanıtlaSilDoğru. Şan tiyatrosunun ordaydı di mi?
YanıtlaSil