-Acaba bugün fırtına olabilir mi ki? Sizin orda havalar nasıl?
Özlem, Dot’un kurucu ve yöneticisi Özlem Daltaban. Yani Bayan Bel Kemiği. Dot’un kurumsal bütün işleriyle o ilgileniyor.
Dot’un, bu sene Koleksiyon’un Büyükdere Caddesi’ndeki merkezinde FESTEN’i oynadığını bilmeyen yok. Haberi her yerde çıktı. Biletleri daha gösteri ayı gelmeden tükeniyor. Dot, bu işten de anlının akıyla çıkıyor.
FESTEN için, Koleksiyon’un bahçesindeki çadır kullanılıyor. Çadır 150 seyirci alıyor. Oyunun konusu gereği yapılan ‘kutlama’ya sizler de dahil oluyorsunuz. Sahne ısındıkça terliyor, tedirgin oluyor, sinirleniyor, öfkeleniyorsunuz. Davet edildiğiniz o partiye, öyle oturduğunuz yerden bakakalıyorsunuz. Tıpkı oyundaki karakterlerin pek çoğu gibi. Christian’ın(Cemil Büyükdöğerli) yaptığını yapamadığınız için, Anne Else(İpek Bilgin) gibi sessiz kalıp, olan biteni görmezden geldiğiniz için kendinize çok sinirleniyorsunuz oyun bitince. Ama yapacak birşey yok. Zaten kendinizi fazla kaptırmamanız da iyi. Sonuçta bu bir tiyatro oyunu, siz de bir seyircisiniz.
FESTEN, Koleksiyon’un bahçesinde başlıyor. Sonra oyuncularla birlikte sahnenin bulunduğu çadıra geçiliyor. Oyun boyunca siz sıcacık yerinizde rahat rahat otururken(çadırın ısıtması bir harika, oturma düzeni herkesin görebileceği şekilde, sandalyeler de çok rahat) oyuncular bir içeri bir dışarı gidip geliyorlar. Çünkü Dot yine sınırlarının dışına çıkıyor ve oyun sırasında çadırın dışını da kullanıyor.
Oyunun içindeki seyirci varlığının önemini hissettikçe, kendimi ‘kutlama’nın davetlilerinden biri gibi görebildikçe Özlem’in endişesini anlıyorum. Aslında buna titizlik demek daha doğru olur. ‘Bilet satıldı, oyun oynandı, şu kadar kişi izledi’nin dışında birşey bu. Daha teknik ve epeyce misafirperver. Rüzgâr ya da yağmur sesi acaba oyun sırasında seyirciyi rahatsız eder mi?’ diye bir titizlik. ‘Acaba oyun iyi duyulmaz ve anlaşılmaz mı?’ diye bir incelik.
Yani aslında Dot, her gösterimde sanki gerçek bir ‘kutlama’ya ev sahipliği yapıyor. Davetlilerini arıyor ve bilgi veriyor.
Özlemcim; yağmur, fırtına sizi etkiliyor mu? Özlem: Aslında oyunun çadırda olmasından dolayı havaya bağlı hiçbir olumsuz durum yok. Normal bir yağmur oyunu tatlı tatlı destekliyor… Bir sorun olmuyor hatta güzel bir duygu desteği yapıyor. Giriş sahnesinde seyirciler aşırı ıslanmasınlar diye yağmurluk dağıtıyoruz. Aşırı yağmur ve rüzgârda ise yüksek oranda ses oluyor çadırda. Çadırın malzemesi nedeniyle yağan yağmurun ve sert esen rüzgârın sesi oyuncuların sesini engelleyebilir, oyun anlaşılmaz hale gelebilir. Bu nedenle, ‘tiyatro, yoğun ve yüksek hava koşullarında oyunu iptal edip, erteleyebilir’ diyoruz. http://www.go-dot.org/?p=514
Peki, seyircilere nasıl ulaşıp, oyunun ertelendiğini haber veriyorsunuz? Özlem: Seyircilerin telefonları bizde var. Olası bir durumda hemen arıyoruz onları.
Oyuncular peki? Onlar yağmurdan nasıl etkileniyorlar? Kostüm değişikliği oldu mu? Özlem: Oyuncular için ısıtmalar, şallar, şemsiyeler var. Oyun gereği paltolarıyla oynuyorlar. Hava durumunun olumsuzluğu yokmuş gibi davranmıyorlar.
Peki bu giriş çıkışlarda palto giyme vs.den dolayı oyunun süresinde sarkma ya da temposunda düşme oldu mu? Özlem: Hayır. Çünkü ona göre çalışılmıştı. Oyunun çadırda yapılacağı planlandığı an bunlar düşünülmüştü.
Seyircilerin FESTEN’in Koleksiyon’da ve Çadır’da olmasıyla ilgili yorumları nasıl?
Özlem: Seyirci mekana bayılıyor, bu oyun bir tek burada yapılırmış diyor.
Doğru söze ne denir?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder